Global ekonominin modern tarım üzerindeki etkisi
Hayattaki önceliklerimiz söz konusu olduğunda, günlük kaygılarımız genellikle uzun vadeli hedeflerimizden önce gelebiliyor. Kariyer hayatımızda, aile ilişkilerimizde, sosyal yaşantımızda ve daha pek çok konuda, daha çok şu anda neler olduğuna odaklanıyoruz. Çok nadiren bir adım geri atıp büyük resme bakmak için zaman fırsat bulabiliyoruz. Oysa, bu geniş bakış açısına sahip olduğumuzda, yalnızca kendimizi değil, dünyayı ve çevremizdeki insanları da etkileyen sorunları gerçek anlamda gözlemleyebiliyoruz. Ve bu zorlukları tespit etmenin yanı sıra, aynı zamanda bunlarla ilişki kurabilir ve gelecek nesiller için hepimize yardımcı olacak fırsatlar ve çözümler geliştirebiliriz.
Alltech ONE Fikirler Konferansı’nın ana konuşmacılarından İrlandalı ekonomist, yazar ve üniversite öğretim görevlisi Prof. David McWilliams, konuşmasında gelecek nesiller tarafından "'iyi atalar"' olarak tanımlanabilmek, bu insanların “atalarımız bizim için iyi şeyler bıraktı” demelerini sağlamak için ne yapmamız gerektiğini sordu.
Alltech’in başkanı ve CEO’su Dr. Mark Lyons’ın da eşlik ettiği, “Ekonomi ve Sağlık: Doğal Bir Bağlantı” başlıklı oturumda global tarımın itici gücü bir dizi farklı ülke ele alınarak mevcut ve potansiyel tarımsal uygulamalarının gelecekteki etkileri değerlendirildi.
Bir dizi kısa animasyon videonun da yer aldığı konuşmasında, McWilliams birbirimizi daha iyi anlamak, tarihlerimizin ve fikirlerimizin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu görmek için itici güç olan bu ülkelerin ekonomilerine odaklandı.
Prof. David McWilliams’ın konuşmasından önemli alıntılar:
Bu konuşmada yönlendirici ülkelerin en büyük global zorluklarının neler olduğuna bakmanın iyi bir yol olacağını düşünüyorum. Tarihleri nedir, önemli olayları nelerdir? Bunlar irili ufaklı ülkelere, hem büyük hem de küçük ve çevik üreticilere nasıl süzülür?
Dünya ekonomisine yapılan bu yolculuğun sonunda, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunun ve gezegenimizin iyileştirilmesinde hepimizin bir rol oynadığının ortaya çıktığını görüyoruz.
(COVID-19) salgınının bize söylediği şey, hiçbirimizin yalnız olmadığı, hiçbirimizin kendimizi izole edemeyeceğimiz ve dünyanın düşündüğümüzden daha küçük ve birbiriyle daha bağlantılı olduğudur.
Amerika Birleşik Devletleri: Tarımsal köklere geri dönüş
- ABD’de tarım üretimi 1948 ile 2015 yılları arasında verimlilikte muazzam kazanımlarla 3 katına çıktı.
- Bununla birlikte çiftçilerin yaklaşık %90'ının sadece tarım yoluyla geçimini sağlayamadığını görüyoruz.
- Tarım, otomobillere atfedilen %30'un çok altında, toplam ABD sera gazlarının yalnızca %7,5'ine yol açıyor.
Tüm bu bilgiler hesaba katıldığında, çevresel geleceğimizdeki değişimin kaynağının ABD olacağı görülüyor. Amerikan kültürü değişiyor, en azından dışarıdan bakıldığında, servet sadece küçük bir azınlığı elindeyse zengin olmanın bir anlamı yok. Zenginlik toplumun diğer katmanlarına doğru akmak zorunda. Ve eğer aşağı doğru bir akış olmuyorsa, bu taleple ilgili baskı aşağıdan yukarıya doğru artacaktır.
Başkan Biden çevre ve eşitsizliği önemsiyor ve daha önce sahip olunan düşüncelere aykırı olsa bile dünyanın ilerlemesi için bunların ele alınması gerektiğine inanıyor. Şu anda, yaşlı neslin pek anlamadığı ve genç neslin tam olarak ifade edemediği olağanüstü, nesiller arası devrilme noktasındayız. Bu makroekonomik politikada büyük bir değişiklik ve bundan herkesin bir memnuniyet duyacağını düşünmek yanlış olur. Sadece ben, benim bilançom, benim kar marjım gibi anlık bir tatmin zihniyetine sahip olamayız. Bizler sadece emanetçi olduğumuza dair eskilerin de sahip olduğu zihniyete sahip olmalıyız. Biden yönetiminde, ülkenin olumsuz çevresel etkileri ve bu sorunların çözümünde çiftçi topluluğunun anahtar önemine dair bir anlayış var. Biden, tarımın gelecekte karbon nötr hedeflerine ulaşabilmesi için çiftçilerin çözümün bir parçası olduğunu düşünüyor. Bunu akılda tutarak, ABD tarımının muazzam bir değişimden geçmek üzere olduğunu ve uzun süredir eksik olan endüstriyel güveni ve kendine olan inancı yeniden tesis etmek üzere olduğunu söyleyebiliriz.
Endüstri çağından önce, elektrik çağından önce ve internet çağından önce tarım hep vardı. Ve tarım geleceğin endüstrisi olacak, çünkü sadece tarım bizi doğal olarak sıfır karbon noktasına getirebilir. Bu yüzden gerçekten heyecan verici bir dönem olduğunu düşünüyorum.
Brezilya: Hikayeyi yeniden anlatmak
Dünyayı beslemek söz konusu olduğunda Brezilya ön planda. Güney Amerika ülkesi:
- Dünyanın en büyük sığır ve tavuk eti ihracatçısı
- Dünyanın en büyük dördüncü domuz üreticisi
- En büyük soya fasulyesi ve kahve ihracatçısı
- Dünyanın en büyük şeker ve etanol üreticisi
- Global pazarın yarısından fazlasını talep eden en yaygın portakal suyu ihracatçısı ve üreticisi
Oysa Brezilya, tarım-gıda endüstrisinin iyi haberlerini yaymakta çoğu kez başarısız oldu. Çiftçiler soya fasulyesi ile milyarlarca insanı besleyebilirken, bizler sadece sığır yetiştiricilerini topraklarından uzaklaştıran, yağmur ormanlarının yok edilmesine izin veren kabus gibi hikayeler duyuyoruz.
Brezilya tarımını doğru yaparsa, dünya da tarımını doğru yapar. Ve Brezilya'da olan şey, gelişmekte olan dünyanın başka yerlerinde de olacak. Brezilya öncelikle kendi hikayesini doğru anlamalı. Brezilya'nın, insanlara yediklerinin ne kadarının Brezilya'dan geldiğini ve ne kadar verimli üretildiğini açıklayan olumlu mesajlara agresif şekilde odaklanması gerekiyor. Brezilya iletişimini iyileştirebildiği takdirde, tarımsal ve çevresel değişimin ön saflarında olabilir. Bence önümüzdeki 10 ya da 15 yıldaki zorluk da bu, çünkü Brezilya'nın geleneksel üretim açısından güçlenerek devam edeceği açık. Soru şu: Brezilya, iyi bir çevre vatandaşı olduğuna dair insanların algılarını pozitif yönde güçlendirebilir mi?
Çin: Değişen bir ekonomik ve tarımsal manzara
Önümüzdeki 30 yıl tarım tarihinin en önemli yılı olacak. Bunun başlıca nedeni, bir bütün olarak Çin ve Asya'nın değişen ekonomik ve tarımsal manzarasıdır.
Çin’in dünyanın en büyük ekonomisi ve askeri gücü olmayı başarabilmesi için, halkına yeterli gıda arzını sağlaması ve şişirilmiş gıda fiyatlarına maruz kalmaması gerekiyor. Bununla birlikte, Çin'in sınırlı doğal kaynaklara, özellikle de suya sahip olması gerçeği nedeniyle bu durum karmaşıklaşıyor. Ancak bu sınırlılık, Çin’in başka hiçbir ülkede olmayan en son tarım teknolojilerini kullanarak tarımını dönüştürmesini ve modernizasyonunu sağladı. Bu gelişmeler, Çin'in dünyanın en sürdürülebilir gıda üreticisi olarak iddiasını ortaya koymasına izin verdi.
Çin ve bir bütün olarak Asya'daki büyük bir eğilim de, yeni keşfedilen zenginlikle birlikte beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler… Bu, geleneksel tofu ve pirinç yerine “Batılılar” gibi sığır eti ve süt ürünleriyle beslenen üst-orta sınıf Asyalılarda görülüyor. Lezzet tercihlerindeki bu değişim, biz ilerledikçe kıtadaki gıda ve tarım üretiminin ve tedarik zincirinin de nasıl etkileneceğinin bir başka göstergesi.
Gelecekte, tarımsal üretiminin yüksek kalması ve/veya gıda satın alabilmesi için Çin’in elinden gelen her şeyi deneyeceğini ve yapacağını düşünüyorum.
İrlanda: Tarımı modernleşmenin faydaları
Gezegendeki en büyük tarım-gıda üreticileri ve tüketicilerinin listesinde Atlantik kıyısındaki bu küçük adanın yer almasının bir yazım hatası olduğunu düşünmeniz kabul edilebilir. Ancak İrlanda, global tarım endüstrisi söz konusu olduğunda önemli bir oyuncu. İrlanda'nın coğrafi konumu ve iklimi, onu sağlıklı ve taze otların büyümesi için mükemmel bir yer haline getiriyor. Sonuçta bu otlar verimli ve sağlıklı inekleri getiriyor ve yıllık gıda ihracatında toplam 13 milyar dolara tekabül ediyor.
Ancak, İrlanda'nın enerji verimli ve sürdürülebilir gıda üretimine giden yolunda büyük engeller var. Bunlardan biri, karbon emisyonlarını azaltmanın çözümünün gıda üretimini azaltmak olduğuna dair yaygın ve yanlış anlamadır. Avrupa Birliği'nin bu konuda bazen zorlayıcı olduğunu ve bunun bir hata olduğunu düşünüyorum. Avrupa Birliği'nin karbon emisyonlarında toplam bir azalma elde etmesi için, daha fazla üretim için evrimsel, ekolojik veya çevresel avantajları olan ülkeleri farklı şekilde değerlendirmesi bana çok daha mantıklı görünüyor. Çünkü girdi/çıktı oranınız örneğin İrlanda'da, kavrulan bir Akdeniz'den veya Kuzey'in donmuş tundrasından çok daha pozitif.
İrlanda tarımının modernleşmesi ve büyümesi için İrlanda'nın önde gelen sektörlerinden biri de 25 milyar doların üzerinde ihracat getirisiyle teknoloji sektörüdür. İrlanda yenilikleri benimseyerek yeni tarımsal atılımlar geliştirebilir ve dünyadaki en kaynak verimli, karbonsuz, sürdürülebilir gıda üreticisi haline gelebilir ve bu da inanılmaz değerli tarım teknolojileri ihracatını arttırabilir.
Ekonomideki her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu ve şu andaki olumlu bir değişimin gelecekte daha fazla büyümeyi sağlayabileceğini ve gelecek nesiller için olumlu bir miras bırakmamıza izin vereceğini unutmamalıyız.
Konuşmanın tamamını izlemek ve daha fazla edinmek için one.alltech.com ziyaret edebilirsiniz.
<script charset="utf-8" type="text/javascript" src="//js.hsforms.net/forms/v2-legacy.js"></script>
<![endif]-->
<script charset="utf-8" type="text/javascript" src="//js.hsforms.net/forms/v2.js"></script>
<script>
hbspt.forms.create({
region: "na1",
portalId: "745395",
formId: "d6994aa9-c2f1-4ec3-91eb-d6ea5597a728"
});
</script>
Uzun vadeli bir miras düşüncesini benimsemek daha sağlıklı insanlara, daha sağlıklı toplumlara ve daha sağlıklı bir gezegene yol açacaktır.