Aminoasitler
Aminoasitler ve biyoalınabilir bitki besleme, besin elementlerinin varlığındaki dengesizlik, bitki verimini sınırlandıran önemli faktörlerden biridir. Bitkiler temel besin elementlerini birbirleriyle orantılı olarak kullanırlar ve ortamda en az miktarda bulunan element diğerler besin elementlerinin kullanımını da belirler. Sonuç olarak, sadece bir besin elementinin eksikliği bile tüm bitkiyi etkileyebilmektedir. Mikrobesinler, toprakta bulundukları durumlarda bile, emilimlerini ve bitki tarafından kullanılabilirliklerini sınırlayan diğer kimyasallarla etkileşime girebilirler. Bu eğilimi atlatmanın tek yolu besin elemenlerinin yapraktan uygulanmasıdır. Çünkü bitkiler yaprak yüzeylerinden oldukça etkin bir şekilde emilim gerçekleştirirler ve bu nedenle sıvı yaprak besinleri yüksek seviyelerde etkinliğe sahiptirler. Yaprak uygulamasıyla alınan az miktarda besin elementi, toprak yoluyla alınan daha çok miktardaki besin elementiyle aynı etkiyi gösterebilmektedir.
Tipik olarak besin elementleri üç formdan biri şeklinde verilmektedir:
1. Sülfatlar veya metalik tuzlar gibi İnorganik şelatlar
2. EDTA gibi Sentetik şelatlama maddeleri
3. Aminoasitler gibi Organik kompleksler
Genellikle şelatlanan veya komplekslenen mineraller ise; kalsiyum, kobalt, bakır, demir, magnezyum, potasyum, çinko, bor ve molibdendir.
Şelat nedir?
Şelatlama, bir mineralin proteine bağlanarak kapsüllenmesi işlemidir. Şelat terimi Yunanca kıskaç anlamına gelen chēlē sözcüğünden gelmektedir. Mineral maddeleri şelatlamak için kullanılan en yaygın madde EDTA (etilendiamintetraasetik asit)’dır. Bu büyük, sentetik moleküller, kimyasal etkileşimlere karşı minerallere güvenli bir şekilde bağlanır ki bu toprakta kullanılan şelatlar için istenen özelliklerdendir. Ancak bu güçlü bağlanma özelliği, EDTA bitki içine alındığı zaman negatif bir özellik olarak karşımıza çıkabilmektedir. Örneğin, demir EDTA, bitkideki demir eksikliği problemini çözmeye yardımcı olabilir ancak, EDTA, demiri serbest bırakmak için başka bir maddeye tutunabilir. Sıklıkla EDTA demiri serbest bırakmak için manganeze bağlanır böylelikle potansiyel bir mangan eksikliği oluşturabilmektedir. Donald Lester’e göre “EDTA bir bitki besin elementi eksikliği problemini çözerken diğer bir element eksikliğine yol açar. EDTA’nın ayrılık kaygısı vardır ve mutlaka birşeye tutunmak zorundadır.”
Kompleks nedir?
Kompleksleme maddeleri, tipik olarak bitkiye ulaşmadan önce ortamda oluşabilecek istenmeyen kimyasal reaksiyonlardan mikroelementleri korumak amacıyla kullanılan ve minerallerle bağ oluşturabilen başka bir moleküldür. Özellikle aminoasitler mükemmel bir kompleksleme maddesidir.
Aminoasit nedir?
Canlı her hücrede bulunan, sıklıkla proteinlerin yapı taşı olarak adlandırılan aminoasitler, organik moleküllerdir. Birbirlerine bağlanarak uzun polipeptit zincirleri oluştururlar, bu zincirler de tüm canlı organizmalarda bulunan çeşitli protein türlerine dönüşürler. Bitkiler büyüme ve gelişme için 22 proteinogenik (protein oluşturucu) aminoasiti sürekli olarak sentezlemek zorundadırlar. Glyphosate gibi bazı herbisitler aminoasit sentezini inhibe edip bitki gelişimini bozabilirken, çalışmalar amino asit desteğinin iyileşmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Organik kompleksleme maddeleri olarak aminoasitler yüksek biyoalınabilir ve çevre dostu formundadır. Bu suda çözünebilir komplekslenen mineraller yaprak yüzeyinden hızlı ve kolayca absorbe edilir ve bitkiler tarafından taşınarak metabolize edilebilir. Bitkilerdeki bazı önemli aminoasitler:
Glycine (Glisin): Yüksek kompleksleme gücüne sahip olan Glisin, fotosenteze yardımcı olur ve klorofil öncüsüdür.
Lysine (Lizin): Önemli bir bitki azotu kaynağı olan lizin, klorofil aktivasyonu, stoma düzenlemesi ve polen gelişiminde etkilidir.
Aspartik Asit: Bu azot kaynağı, diğer aminoasitlerin sentezi için temel bileşendir ve bitkinin erken gelişim dönemlerinde oldukça önemlidir.
Proline (Prolin): Fungal enfeksiyonlara dayanıklılıkla ilişkili olan prolin, aynı zamanda kuraklık, ekstrem sıcaklık değerleri ve tuzluluk stresiyle baş etmede önem taşımaktadır.
Aminoasitler ve biyoalınabilirlik
Biyoalınabilirlik, bir maddenin canlı bir sistem içerisine emilim veya fizyolojik aktivite alanı içerisinde kullanılabilirliğinin derecesi ve oranıdır. Yapraktan uygulanan aminoasitle komplekslenmiş mineraller, yaprak yüzeyini aşmalarına izin verecek şekilde negatif yüklüdür. Hücre zarına ulaştıktan sonra, suda çözünebilen organik azot kaynağı aminoasitler gibi hızla absorbe edilirler. Bu moleküller, minimum engelle yaprak bariyerinden geçerek bozulmadan kalabilirler. Buradan, emilip yaprak hücreleri tarafından kullanılabilirler ya da floem (bitkiler tarafından taşımada kullanılan vasküler sistem) aracılığıyla yeni yapraklara, çiçeklere, meyvelere ve bitkinin hızlı büyüyen diğer kısımlarına taşınabilirler. Alltech Crop Science tarafından sağlanan yapraktan uygulanan bitki besleme ürünlerinde kullanılan aminoasit kompleksleri, mikroelementlerin optimal biyoalınabilir, tolere edilebilir ve güvenli şekilde doğal olarak verilmesi için en son teknolojiyi temsil etmektedir.